Kürt Aktivist Pexşan Ezizi İnfaz Riski Altında
İran’ın baskı altında tutulan Kürt azınlığına mensup insani yardım çalışanı ve insan hakları savunucusu Pexşan Ezizi yakın infaz riski altında. 5 Şubat’ta avukatlarına, Yüksek Mahkeme 9. Dairesi’nin Ezizi’nin adli inceleme talebini reddettiği bildirildi. Temmuz 2024’te bir Devrim Mahkemesi, Ezizi’yi yalnızca barışçıl insani yardım ve insan hakları çalışmalarıyla bağlantılı olarak görülen, tamamen haksız bir yargılamanın ardından ölüm cezasına mahkum etmişti. Ocak 2025’te Yüksek Mahkeme kararı onadı. Ezizi’nin işkence ve diğer türde kötü muamele iddiaları ise hiç soruşturulmadı.
Ek Bilgi
4 Ağustos 2023 tarihinde, İstihbarat Bakanlığı görevlileri Pexşan Ezizi’yi Tahran’da keyfi olarak gözaltına aldı ve İstihbarat Bakanlığı’nın denetimindeki Evin Cezaevi’nin 209. bölümüne sevk etti, burada beş ay boyunca bir avukata ve ailesine erişimi olmadan uzun süreli hücre hapsinde tuttu. Pexşan Ezizi, 26. Devrim Mahkemesi’nde 28 Mayıs ve 16 Haziran 2024 tarihlerinde görülen iki duruşmada yargılandı. Devrim Mahkemesi ezizi’yi “devlete karşı silahlı isyan” suçundan mahkum etmenin yanı sıra ulusal güvenlikle bağlantılı “ülkeye [karşı] muhalif bir gruba (PJAK-Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) üye olma” suçundan dört yıl hapis cezasına çarptırdı.
Yüksek Mahkeme 39. Dairesi, Ocak 2025 başında, Ezizi’nin mahkumiyetini ve ölüm cezasını onayan kararında hiçbir kanıt göstermeden Pexşan Ezizi’nin İslam Devleti silahlı grubuna üye olduğunu öne sürdü. Avukatlarından biri, 6 Şubat 2025 tarihinde X hesabından, Yüksek Mahkeme 9. Dairesi’nin Ezizi’nin adli inceleme talebini reddeden kararının ekran görüntüsünü şu ifadelerle paylaştı: “Yüksek Mahkeme 9. Dairesi’nin, 39. Daire’nin [yukarıda anılan] hatasını düzeltmemekle kalmayıp, bir de Sayın Pexşan Ezizi’yi [İran Kürdistan] Demokrat Partisi üyesi olarak değerlendirerek bir başka hata daha yapması akıllara ziyandır.” Yüksek Mahkeme 9. Dairesi kararında, Ezizi’nin İran Kürdistan Demokrat Partisi üyeliğine ilişkin hiçbir kanıt sunmazken, yalnızca İslam Devrimi Muhafızları Ordusu ile bağlantılı Tesnim Haber Ajansı’nın haberlerine atıfta bulundu. Amir Reasian ayrıca, “hepsi aynı davada meydana gelen bu hatalar ufak tefek yanlışlıklar değildir; bunlar daha ziyade, davanın [alt mahkeme] hakimleri tarafından düzgün bir şekilde incelenmediğini dahi göstermektedir” yazdı.
Pexşan Ezizi defalarca herhangi bir Kürt muhalif gruba üyeliği reddetti ve konu hakkında bilgi sahibi olan kaynaklara göre mahkemelere, İslam Devleti’nin gerçekleştirdiği saldırılar sonucu yerinden edilerek kuzeydoğu Suriye’deki kamplara sığınan kadınlara ve çocuklara destek sağlayan, aralarında Kürt Kızılayı ve İsviçre merkezli bir insani yardım örgütünün de bulunduğu kuruluşlardaki insani yardım çalışmalarını belgeleyen kapsamlı kanıtlar sundu. Amir Raesian, Pexşan Ezizi’ye yönelik kararın açıklanmasının ardından, 24 Temmuz 2024’te İran medyasına verdiği bir röportajda bir kez daha, “Sayın [Pexşan] Ezizi hiçbir zaman silahlı operasyonlara katılmadı; ancak 1394’ten sonra [miladi takvime göre 2015-2016 yılları] Daeş’in [İslam Devleti] suçları nedeniyle Suriye’nin Rojava [kuzeydoğu Suriye] bölgesine gitti ve sosyal hizmet çalışanı olduğu için mültecilere ve [İslam Devleti] mağdurlarına yardım etti” şeklinde konuştu. Aynı röportajda avukatı, “Kararın kendisinde bile herhangi bir silahlı operasyondan veya İran hükümetine bağlı ya da hükümet dışı bir oluşumla Sayın [Pexşan] Ezizi’yi içeren bir silahlı çatışmadan hiçbir şekilde söz edilmemektedir” dedi.
Pexşan Ezizi’nin cezaevinden sürdürdüğü insan hakları aktivizmine misilleme olarak yetkililer, Ezizi hakkında iki yeni dava açtı ve Temmuz 2024 başından bu yana Ezizi’nin yüz yüze aile görüşmelerini engelliyorlar. Yalnızca, Farsçada “kabin görüşmeleri” olarak bilinen, cam bir paravan ve telefon aracılığıyla iletişime dayalı ziyaretlere izin vererek yakınlarıyla fiziksel temas kurmasını engelliyorlar. Bilgi sahibi bir kaynağın aktardığına göre, Ağustos 2024 ortasında yetkililer, Pexşan Ezizi hakkında, İran’da 2024 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili aktivizmi nedeniyle “cezaevinde isyan” suçundan dava açtı. Ayrı bir davada, Ekim 2024’te Tahran’da bir ceza mahkemesi, Evin Cezaevi’nin kadın koğuşunda diğer kişilerle birlikte yetkililerin artan ölüm cezası kullanımını protesto ettiği için Pexşan Ezizi’yi altı ay hapis cezasına mahkum etti.
“Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarının ardından İran yetkilileri, halk arasında korku yaymak ve iktidarlarını sağlamlaştırmak amacıyla ölüm cezası kullanımını artırdı. Bu baskılara, Beluciler ve Kürtler gibi ezilen etnik azınlıklara karşı ölüm cezası kullanımı da dahildir. En az diğer iki kadın, Kürt muhalif Verişe Muradi ve insan hakları savunucusu Şerife Muhammedi de Devrim Mahkemeleri tarafından ayrı davalarda “devlete karşı silahlı isyan” suçundan mahkum edildikleri için ölüm cezası altındadır. 2024 yılında yetkililer, protestocular, muhalifler ve etnik azınlıklar da dahil pek çok gruba karşı yaygın infazlara devam ederek, çoğu Devrim Mahkemelerinde görülen ve hiçbir şekilde adil olmayan keyfi yargılamaların ardından yüzlerce kişiyi infaz etti.
Uluslararası Af Örgütü istisnasız her koşulda ölüm cezasına karşı çıkmaktadır. Ölüm cezası, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer verilen yaşam hakkının ihlalidir ve en zalimane, insanlık dışı ve alçaltıcı cezadır.
İran’da Kürtler de dahil etnik azınlıklar, eğitim, istihdam, yeterli barınma ve siyasi görevlere erişimlerini sınırlandıran yaygın ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Etnik azınlıkların yaşadığı bölgelere yönelik devam eden yetersiz yatırımlar, yoksulluğu ve ötekileştirmeyi artırmaktadır. 2024 yılında güvenlik güçleri, İran ile Irak’ın Kürdistan bölgeleri arasında silahsız olarak sınır ötesi taşıyıcılık yapan onlarca Kürdü cezasızlıkla, hukuk dışı bir şekilde öldürdü ve yaraladı. Uluslararası Af Örgütü aynı zamanda, İran yetkililerinin nasıl İran’ın Kürt etnik azınlığına mensup kişileri, Kürt partilerine yönelik gerçek veya varsayılan destekleri veya bağlantıları nedeniyle keyfi gözaltı ve tutuklamalarla hedef aldığını ve bu kişilerin uluslararası alanda tanımlı suçlara doğrudan veya dolaylı katılımlarını gösteren hiçbir kanıt sunmadığını defalarca belgeledi.
Acil Eylem
- Suriyeli Mülteci İade Riski Altında
- Afgan Sığınmacı Tabriz Saifi Ciddi Sağlık Riski Altında
- İnsan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu serbest bırakılmalı
- Gezi Davası düşünce mahkumları serbest bırakılmalı!
- Galatasaray Meydanı tamamen açılsın
- İsrail ve Filistin’de Tüm Taraflar Ateşkes İlan Etmeli
- Eritreliler Zorla Geri Gönderilme Riski Altında