• Acil Eylem

Keyfi Olarak Tutuklanan Aktivist Enes Hocaoğulları Serbest Bırakılmalı


İMZACI OLUN

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı

Sayın Başsavcı Gökhan Karaköse,

Size, yurtdışından Türkiye’ye dönüşünde Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alınan ve 5 Ağustos’tan bu yana tutuklu bulunan insan hakları savunucusu Enes Hocaoğulları’nın keyfi tutukluğundan ötürü ciddi kaygı duyduğumu ifade etmek üzere yazıyorum.

Enes Hocaoğulları, Türkiye’yi temsilen gençlik delegesi olarak katıldığı bir Avrupa Konseyi toplantısında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 19 Mart’ta tutuklanmasının ardından düzenlenen kitlesel protestolar sırasında meydana gelen insan hakları ihlallerine dikkat çeken kısa bir konuşma yaptı. Uluslararası Af Örgütü’nün de aralarında bulunduğu insan hakları örgütleri, bu protestolar sırasında polisin aşırı güç kullanımı, barışçıl protestoculara karşı hukuka aykırı olarak az öldürücü silah kullanımı ve gözaltında cinsel şiddet tehditleri de dahil olmak üzere ciddi insan hakları ihlallerini belgelemiştir.

Enes Hocaoğulları’nın konuşmasında geçen yorumlar hem Türkiye yasaları hem de Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerle güvence altına alınan uluslararası insan hakları hukuku ve standartları uyarınca korunmaktadır. Ayrıca, Türkiye, insan hakları savunucularını keyfi ve yersiz soruşturmalara, davalara ve tutukluluğa karşı korumakla yükümlüdür.

Sizi, Enes Hocaoğulları’nın derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasını sağlamaya çağırıyorum.

Saygılarımla,


İnsan hakları savunucusu Enes Hocaoğulları, Strazburg’da katıldığı bir Avrupa Konseyi konferansından Türkiye’ye dönüşünde Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alınmasının ardından 5 Ağustos’ta keyfi olarak tutuklandı. Hocaoğulları, 8 Ağustos’ta düzenlenen iddianame kapsamında ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçları ile suçlanıyor. Suçlamalar yalnızca Hocaoğulları’nın 27 Mart’ta Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin 48’inci oturumunda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önceki hafta tutuklanmasının ardından düzenlenen kitlesel protestolar sırasında yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çektiği kısa bir konuşmadan kaynaklanıyor. Enes Hocaoğulları derhal ve koşulsuz serbest bırakılmalıdır. Hiç kimse, ifade özgürlüğü hakkını barışçıl bir şekilde kullandığı ve insan hakları ihlallerine karşı çıktığı için yargılanmamalıdır.

EK BİLGİ

Enes Hocaoğulları 23 yaşında bir insan hakları savunucusu ve LGBTİ+ hakları aktivistidir. Hocaoğulları Şubat ayında, Strazburg’da düzenlenecek Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin 48’inci oturumuna Türkiye’yi temsilen katılmak üzere gençlik delegesi olarak seçildi. 27 Mart’ta yaptığı konuşmada, bir önceki hafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve tutuklanmasının ardından düzenlenen kitlesel protestolara yönelik baskılardan söz etti.

Enes Hocaoğulları 5 Ağustos’ta Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alındı ve aynı gün tutuklandı. Hocaoğulları, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 217/A Maddesi uyarınca bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ suçu ile suçlanıyor. Aynı zamanda, TCK’nın aynı cezayı öngören 216/1 Maddesi uyarınca ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ gibi temelsiz bir suçlamayla da karşı karşıya bulunuyor. Her iki suçtan da hüküm giymesi halinde, Hocaoğulları yalnızca ifade özgürlüğü hakkını kullandığı için iki yıldan altı yıla kadar hapis cezasına mahkum edilebilir.

Hakkında hazırlanan iddianame, konuşmasında geçen “İlk günden beri oradayım, polis güçleri üzerimizde orantısız güç uyguladığında biber gazı plastik mermi, tazyikli su ile arkadaşlarım gözaltına alınıp çıplak aramalara maruz kaldığında oradaydım” ve “Geçen hafta sokaklarda demokrasi için savaşıyordum. (…) Gençlik artık yeter diyor biz yeter diyoruz ve özgürlüklerimizi geri almak için sokağa çıkmaya hazırız” cümlelerine atıfta bulunmaktadır. Bu cümleler iddianamede, “tepkiye neden olduğu ve sosyal medya uygulamalarından Emniyet Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı etiketi ile paylaşıldığı” gerekçesiyle yöneltilen suçlamalara kanıt olarak sunulmaktadır.

TCK’nın 217/A Maddesi 2022 yılında yürürlüğe girdiğinden bu yana aşırı geniş ve muğlak ifadeleriyle ve özellikle gazetecileri hedef alan keyfi kullanımıyla, Türkiye’nin ifade özgürlüğü hakkını korumak konusundaki insan hakları yükümlülüğüyle bağdaşmamaktadır. Ayrıca, TCK’nın 216/1 Maddesi de aşırı geniş bir biçimde tanımlanmaktadır ve uluslararası hukukta var olan, ifade özgürlüğü hakkına yönelik izin verilebilir sınırlamalardan çok daha kapsamlıdır. Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’yi 217/A Maddesi’ni kaldırmaya ve dezenformasyonla mücadele amacı taşıyan yasalar da dahil, ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen tüm yasaların Türkiye’nin uluslararası hukuk yükümlülüklerine uygun hale getirilmesini sağlamaya çağırmaktadır. Uluslararası Af Örgütü uzun yıllardır, 216/1 Maddesi’nin uluslararası insan standartlarında yer verilen gereklilikler doğrultusunda değiştirilerek, maddenin yalnızca şiddet veya ayrımcılık kapsamına giren nefret savunuculuğunu yasaklamak için kullanılmasını sağlama çağrısı yapmaktadır.  

Uluslararası insan hakları hukuku ve standartları uyarınca, devlet insan haklarını korumak ve geliştirmek konusunda nihai yükümlülüğe sahiptir. Bu yükümlülük uyarınca, insan hakları ihlallerine dikkat çeken insan haklarını savunucularını korumak devletin görevidir. Devletler, insan hakları savunucularına karşı işlenen ve insan hakları savunucusu olarak yürüttükleri çalışmalarla bağlantılı olan insan hakları ihlallerini ve suistimalleri önlemekle ve hak savunucularının çalışmalarını güvenli ve elverişli bir ortamda sürdürebilmesini sağlamakla yükümlüdür.