Türk Tabipleri Birliği Davası

Türk Tabipleri Birliği (TTB), TSK'nın Afrin'de yürüttüğü operasyon sırasında 24 Ocak 2018'de "Savaş (...) bir halk sağlığı sorunudur" ifadelerini içeren bir bildiri yayımladı. İçişleri Bakanlığı ve Sağlık-SEN, TTB hakkında suç duyurusunda bulundu. 30 Ocak'ta TTB Merkez Konseyi binasında polis güçlerince arama yapıldı. TTB yöneticisi 11 doktor hakkında gözaltı kararı verildi.

Arka Plan Bilgisi

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin operasyonu devam ettiği sırada, 24 Ocak 2018 tarihinde, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından;

“Biz hekimler uyarıyoruz: Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur. Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir. Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır.

Savaşa hayır, barış hemen şimdi!” içerikli bir bildiri yayımlandı.

Bildiri metninin TTB resmi internet sitesi, sosyal medya ve diğer mecralarda paylaşılmasının ardından, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Sen’in yaptığı suç duyurusu üzerine, 30 Ocak 2018 tarihinde gözaltı ve TTB Merkez Konseyi binasında arama ve el koyma işlemleri yapıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 1 Ekim 2018 tarihli iddianamede, TTB Merkez Konseyi üye ve yöneticisi 11 kişi hakkında “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama” ve “Terör Örgütü Propagandası Yapmak” suçları kapsamında cezalandırma talep edildi.

İddianamede; bildirinin TTB resmi internet sitesi ve şüphelilerin sosyal medya hesapları aracılığıyla paylaşılması yanında, aynı sosyal medya hesaplarındaki Afrin operasyonundan bağımsız diğer kişisel görüş ve paylaşımlar ile şüphelilerin evleri ile TTB Merkez Konsey binasındaki arama sonucunda el konulan kitap, dergi, STK raporlarına da, metin alıntılarıyla birlikte, atılı suçun delili olarak gösteriliyor.

İddianamenin sonuç kısmında;

“…şüphelilerin Suriye'nin Afrin kentinde konuşlanan ve sınırımıza yakın yaptıkları yer altı tünelleriyle ülkemize tehdit oluşturan, Kilis ve Hatay illerine attıkları roketlerle vatandaşlarımızın can ve mal kaybına sebep olan, Afrin'deki yerli halka baskı uygulayan PKK/PYD terör örgütüne yönelik Türk Silahlı Kuvvetlerinin 20/01/2018 tarihinde başlattığı operasyon sırasında, yapılan operasyonun sivil halka yapılıyormuş gibi izlenimini vererek örgüte destek mahiyetinde 24/01/2018 tarihli açıklamayı yapıp örgüte meşruiyet kazandırmaya çalıştıkları, ayrıca ülkemizin güneydoğusunda şehir sokaklarına kadar sinmiş, vatandaşlarımıza korku salan, kepenk kapattıran, zorla dağa çıkaran PKK'ye yönelik güvenlik güçlerimizin operasyonu nedeniyle, örgüte destek mahiyetinde 01/09/2016 tarihli açıklamayı Merkez konsey üyesi oldukları birliğin adresinden yayınladıkları, aynı açıklamayla bölgemizdeki halkı kin ve düşmanlığa sevk ettikleri, şüpheliler Şeyhmus Gökalp ve Hande ARPAT'ın yukarıda açıklandığı üzere sosyal medya hesaplarından da terör örgütü PKK/PYD'nin cebir, şiddet veya tehdit içeren faaliyetlerini meşru gösterdikleri hususunda yeterli şüpheye ulaşıldığı anlaşılmakla

ifadelerine yer verilerek cezalandırma talep ediliyor.

İddianame, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın ilk duruşması 27 Aralık 2018 günü görülecek.

 

 

 

 

 

 

 

 

Davanın ilk duruşması 27 Aralık 2018 günü Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Duruşmada tüm sanıklar ve avukatlarının savunmalarının ardından, Savcılık makamı esas hakkındaki mütalaasını sundu.

Mütalaada; bir kişi dışındaki tüm sanıklar hakkında "terör örgütü propagandası yapmak" suçu bakımından beraat talep edilirken, tüm sanıklar için "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçu için cezalandırma talep edildi.

Davanın bir sonraki duruşması 20 Mart günü görülecek.