Mesut Özil’in Uygurlarla ilgili paylaşımı: 10 maddede Çin’in Sincan kriziyle ilgili bilmeniz gerekenler

Mesut Özil’in Instagram’da Sincan’daki siyasi duruma ilişkin yaptığı paylaşım Çin yetkililerinde öfke yarattı. Arsenalli futbolcu Çin’i bölgedeki Müslüman Uygur azınlığa zulmetmekle suçladı; Pekin yönetimi ise “yalan haber” olarak değerlendirdiği bu açıklamayı görmezden geldi. Diğer yandan, Arsenal-Manchester City maçı Çin’in devlet televizyonunun yayın programından çıkartıldı ve Çinli taraftarların Özil’in söylediklerini protesto etmek için Arsenal formaları yaktığı bildirildi.

Uluslararası Af Örgütü son yıllarda Sincan’daki durumu kapsamlı bir şekilde belgeledi. Çin dışında yaşayan ve Sincan’daki yakınları halen kayıp olan, ayrıca Sincan’daki gözaltı kamplarında işkenceye uğradığını ifade eden 400’ün üzerinde kişiyle görüşmeler gerçekleştirdik. Bunun yanı sıra kampları gösteren uydu fotoğraflarını topladık ve Çin’in toplu gözaltı programının ayrıntılarına yer veren resmi belgeleri inceledik. Sincan’da gerçekte şunlar oluyor:

1 Toplu gözaltı kampları

Uygurlar ve Kazaklar gibi çoğunluğu Müslüman olan yaklaşık 1 milyon kişinin Çin’in kuzeybatısında yer alan Sincan bölgesindeki gözaltı kamplarında alıkonulduğu tahmin ediliyor. Çin varlığını defalarca inkar ettiği bu kampları, insanların gönüllü gittiği “eğitim yoluyla dönüştürme” merkezleri olarak adlandırıyor. Ancak söz konusu kamplara gönderilenlerin, gönderme kararına itiraz etme hakkı yok.

2 Sert koşullar  

Kairat Samarkan Kazakistan’dan Sincan’a döndükten sonra, Ekim 2017’de gözaltı kampına gönderildi. Kairat UAÖ’ye, ilk gözaltına alındığında başına bir başlık geçirildiğini, kollarına ve bacaklarına kelepçe takıldığını ve 12 saat boyunca sabit bir pozisyonda durmaya zorlandığını söyledi. Kairat ayrıca gözaltında tutulan kişilerin yemeklerden önce siyasi marşlar söylemeye ve “Çok Yaşa Şi Cinping” diye bağırmaya zorlandığını aktardı.

3 Gözaltında tutulanların akıl sağlığıyla oynanıyor
 

Gözaltında tutulan kişilerin ne zaman “dönüşmüş” olduğuna yetkililer karar veriyor. Direnenler ya da yeterince ilerleme gösteremeyenlerin, sözlü istismardan yiyecekten mahrum bırakılmaya, tek başına hücre hapsinden dövülmeye kadar çeşitli yöntemlerle cezalandırıldığı belirtiliyor. Gözaltı merkezlerinde kötü muameleye dayanamadığı için intihar edenler de dahil olmak üzere insanların öldüğüne ilişkin bilgiler de mevcut. 

4 Bilgi akışı engelleniyor

Çin yetkilileri Mesut Özil’ Sincan’daki durumu kendi gözleriyle “görmesi” için bölgeye davet etti. Ancak bu bir tuzak: Hükümet, olup bitenlerin farkında olmayan yabancılar için Potemkin benzeri onlarca propaganda turu düzenlerken, bir yandan da bağımsız BM uzmanlarının bölgeyi ziyaret etmesini engelledi, yabancı gazetecileri taciz etti ve yerel düzeydeki yetkililere toplu gözaltı programını gizli tutma talimatı verdi.

5 Çin’in ‘terörle mücadele’ argümanı

Çin yetkilileri, bu aşırı sert yöntemlerin dinci “aşırılığın” ve “terör faaliyetleri” olarak adlandırdıkları fiillerin önlenmesi için gerekli olduğunu ileri sürüyor. Yetkililerin Sincan’da yaşayan etnik azınlıklara yönelik tutumu, 2009’da bölgenin başkenti Urumçi’de çıkan şiddetli isyanlardan ve 2014’te Çin’in güneybatısındaki Kunming kenti metrosunda yapılan bıçaklı saldırılardan bu yana daha da sertleşti. Fakat bu durum, yüz binlerce kişinin keyfi olarak gözaltında tutulmasını haklı göstermez. Tam tersine, BM uzmanları geçen ay Çin’in Sincan’da uyguladığı politikaların muhtemelen “her türlü güvenlik riskini artırabileceği” sonucuna vardı.

6 Sakal bıraktığı için gözaltına alınanlar

2017’de çıkartılan “Aşırılıkla Mücadele Düzenlemesi” ile Sincan’daki Müslümanlara yönelik baskılar daha da yoğunlaştı. Bu düzenleme nedeniyle insanlar devlet televizyonunda yayınlanan programları izlemedikleri veya “normal” olmayan türde sakal bıraktıkları için “aşırılık yanlısı” olarak damgalanabiliyor. Düzenleme gereğince peçe veya başörtüsü takmak, namaz kılmak, oruç tutma veya alkol almamak da “aşırılık” olarak değerlendirilebilir.

Gözetim devleti

Sincan’da herkes gözaltına alınma tehlikesi altında yaşıyor. Bölgenin dört bir yanına yapay zeka ve toplu DNA toplama sistemiyle desteklenen, yüz tanıma özelliğine sahip gözetim kameraları yerleştirilmiş durumda. Her yerde yapılan güvenlik kontrolleri günlük hayatın bir parçası. Güvenlik kontrollerinde yetkililer, cep telefonlarında şüpheli içerik olup olmadığına bakıyor.

WeChat gibi sosyal medya uygulamalarındaki mesajların devamlı olarak denetlenmesi de insanları şüpheli konumuna düşürebiliyor. Syrlas Kalimkhan babasının telefonuna WhatsApp indirdiğini ve “Selam Baba” yazarak uygulamayı test ettiğini söyledi. Sonrasında polis, Syrlas’ın babasına telefonunda neden WhatsApp olduğunu sormuş ve bu kişi daha sonra “siyasi eğitim kampına” gönderilmiş.

8 Gözaltındakilerin yakınları yaşadıkları durumu anlatmaya korkuyor

Gözaltında tutulan kişilerin yakınlarına çoğunlukla yakınlarının akıbeti söylenmiyor. Bu durumu dile getirenler ise gözaltına alınabiliyor. Uygurlar, Kazaklar ve Sincan’daki diğer etnik gruplara mensup kişiler şüpheli durumuna düşmemek için Çin dışında yaşayan arkadaşları ve aile üyeleriyle bağlarını kesiyor. Tanıdıklarını kendilerini aramamaları konusunda uyarıyor ve yurtdışındaki kişilerin hesaplarını sosyal medya uygulamalarından siliyorlar.

9 Geçmişin karanlığı yankılanıyor

Gözaltı kampları, Mao döneminin en karanlık günlerini anımsatan beyin yıkama, işkence ve cezalandırma mekanlarıdır. O dönemde devlete veya Çin Komünist Partisi’ne yeterince sadık olmadığından şüphe edilen herkes, kötü şöhretli çalışma kamplarına gönderilebilirdi. Sincan’da Müslüman etnik azınlıklara mensup kişiler, kendileri ve gözaltındaki yakınları adına her an korkuyla yaşıyor.

10 Mesut Özil önemli bir duruş sergiledi 

Arsenal, Özil’e destek veren bir açıklama yapmadığı için eleştiriliyor; fakat şirketler, teknik olarak insan hakları ihlallerini kınamakla yükümlü değildir. Şirketlerin yükümlülüğü insan hakları ihlallerine yol açmamak, ihlallerin işlenmesinde rol oynamamak ve ihlallerden kazanç sağlamamaktır.

Buna karşılık, Çin’in yurtdışında şiddetli sansür uygulama çabalarına direnç gösterilmelidir. Özil, Sincan’da korkunç bir zulümle karşı karşıya olanları desteklemek için açıklama yaparak önemli bir duruş sergiledi ve Özil’in bu müdahalesi, günümüzün en ağır insan hakları kriziyle ilgili uluslararası düzeyde bir farkındalık yarattı. Arsenal’in susma hakkı var; fakat Özil’in ifade özgürlüğü hakkı koruma altında olmalı.